ÜLKER PİRİYEVA ,“ERMENİ LOBİ ÇEVRELERİNİN AZERBAYCANA KARŞI KARA PROPAGANDASININ ESAS SEBEPLERİ”
ABDULLAH YİĞİT-AZERBAYCAN -ÖZEL HABER
Birmagazin ve Vatanhaberlerin Azerbaycan Temsilcisi Siyaset Bilimci Gazeteci Ülker Piriyeva , birmagazin ve Vatanhaberlerin Yönetim Kurulu Başkanı Kral Gazeteci Abdullah Yiğit `e Türk Medyasında bilinmesi gereken Ermeni Lobi Çevrelerinin Azerbaycan’a Karşı Kara Propagandasının Esas Sebeplerini Anlattı.
Piriyeva, SSCB’nin çöküşü ve bağımsızlığın ilk yıllarında Azerbaycan, Ermenistan’ın yürüttüğü enformasyon saldırısı ve enformasyon savaşıyla karşı karşıya kaldı.
Ermenistan, BM Şartına aykırı olarak, Azerbaycan’a yönelik askeri saldırı ve işgalini, işgal altındaki topraklarda bir milyondan fazla Azerbaycanlıya yönelik kanlı etnik temizliğini örtbas etmek için bilgi savaşına, propagandaya ve dezenformasyona başvurdu.
Ermeni lobi çevrelerinin desteğiyle bu eğilim bugün Azerbaycan’a karşı hibrit bir savaşı şeklinde devam ediyor.
Ne yazık ki Azerbaycan halkı için bu kadar hassas bir dönemde bazı yabancı ülkelerin medyası, Ermenistan’ın Azerbaycan topraklarını işgalini meşrulaştırmak ve bu işgali örtbas etmek için bir propaganda aracı haline geldi veya böyle bir hale getirildi..
Bize karşı kara propagandanın birkaç sebebi var-
– Azerbaycan dünya çapında bağımsız siyaset yapmaktadır.
– Başka ülkelerin elinde alet olmadık, olmayacağız.
– Azerbaycan’ın gelişmelerine bakarsak, Azerbaycan hak yolundadır.
– Azerbaycan bugün dünya çapında itibarlı bir ülke olarak tanınmaktadır.
Bazı ülkeler Azerbaycan’a yukardan bakmaktadırlar. Ama buna izin vermedik. Bize olan baskıların nedenlerinden biri de bağımsız siyaset yapmamızdır. Kimsenin sözüne baş eğmiyoruz. Bu sorunlar başladığında hemen bize karşı kara propaganda başlatıp harekete geçtiler. Bize çamur atmaya çalıştılar.
Gelelim Yıl 2017”ye – CNN sunucusu Antoni Bourdain, Azerbaycan’daki istenmeyen kişiler listesine dahil edilmiştir. Anthoni Bourdain’in adı, Azerbaycan’ın toprak bütünlüğü ve egemenliği ile yasalarını ihlal ettiği için istenmeyenler listesine alındı. Ne yazık ki işgal altındaki topraklarımızın mutfağı üzerine bir program hazırladı ve bunu yaparken bir milyondan fazla Azerbaycanlı mülteciye ve topraklarından zorla sınır dışı edilen yerinden edilmiş kişilere saygısızlık etmiş oldu. Dolayısıyla Azerbaycan topraklarının ermeniler tarafından etnik temizliğe maruz koyulmuş bölgelerinden gösteri programı çıkarmak utanç verici ve etik olmayan bir eylemdi. Böğle propagandalar zaten saymakla bitmez..
Geleneksel ve çevrimiçi medyanın yanı sıra sosyal ağlar aracılığıyla da yalan haber, dezenformasyon ve propaganda faaliyetlerinin yayılmasının ifade özgürlüğünü ciddi şekilde ihlal ettiğine dikkatinizi çekmek isterim.
“Aynı zamanda, ideolojik saldırı, bilgi savaşı veya hibrit savaş gibi faaliyetler, uluslararası barış ve güvenlik için ciddi bir tehdit oluşturmaktadır.”
Uluslararası medya kurumları daha çok Ermenistan tarafını tutmakta ve yalan enformasyon yaymaktalar.
Kardeş Türkiye’nin medya mensuplarına teşekkür ediyorum. Azerbaycan devleti ve halkı adına bu hassas dönemde, tüm dünyaya savaşla ilgili gerçekleri aktarıyor. İşgalci Ermenistan tarafından, ihlal edilmiş ateşkesler, gerçekleştirilen terör eylemleri, kendi doğum gününde öldürülen gençler, beşikte uyurken füzelerle katl edilen bebekler, bombalanmış şehirler, düşen skat raketleri ve daha neler, neler..
Türkiye medya kurumları tarafından tüm dünyaya verilen bilgiler daha doğru, daha adaletli ve daha yerinde.
Azerbaycanın hakka ve adalete dayalı “Karabağ” davasında, Türkiye, Pakistan, Afganistan, İsrail ve diğer ülkeler bizimle birlikte.
“Özellikle, kardeş Türkiyemizin manevi desteğini kayda geçiyorum..”
Diğer bir taraftan olaya bakarsak, Azerbaycan devleti uluslararası medyanın bilgiye erişim hakkına saygı duyar.
Bununla birlikte, Ermenistan uluslararası medyayı karıştırmakta ve çeşitli bahanelerle onları işgal altındaki Azerbaycan topraklarına yasadışı yollardan seyahat etmeye teşvik etmektedir. Aslında, bu tür ziyaretler etik ve objektif gazetecilik ilkelerine aykırıdır. Ve Ermenistan tarafından propaganda amaçlı kullanılıyor.
Ancak böyle bir durumda, özellikle çatışma bölgelerinde faaliyet gösterirken, eyaletlerin akreditasyon kurallarına, sınır geçiş rejimlerine, kanunlarına ve toprak bütünlüğüne saygı gösterilmeli ve çatışmaya tek taraflı veya önyargılı bir yaklaşım olmamalıdır, dünya medya ve basın araçları bunları mutlaka göz önünde bulundurmalıdır, diye düşünüyorum.
En önemli nokta, Azerbaycan devleti bu tür propaganda ve dezenformasyonla mücadelede medyada çoğulculuğun ve medyanın profesyonel gelişiminin gelişmesini desteklemeyi tercih ediyor. Devletimiz medyanın bağımsızlığını korurken ve ona saygı gösterirken medyanın gelişimi için çeşitli programlar uygulamaktadır. Devletimizin attığı bu tür adımlar tartışmasız olarak toplumumuzun okuryazarlık düzeyini ve farkındalığını artırmaktadır.
Ayrıca, özellikle yabancı propaganda ve yanlış bilgilendirmeye karşı etkili bir araçtır.
Söylemek yerinde olurdu, BM Genel Kurulu Bilgi Komitesi 1979’da kurulmuştur ve görevi BM’nin kamu bilgilendirme politikasını tanımlamayı içermektedir.
Belki gelecekte, dünyada yeni, adil ve etkili bir bilgi alanının yaratılması, eyaletler arası barışın güçlenmesine katkıda bulunacaktır.